BÖLÜM – 1 : KAÇIŞ
Vücudum yarım saatlik amansız kaçıştan dolayı yorgun
bitmişti. Yavaş yavaş uyuşan kaslarım zaten zayıflayan direncimi kırmaya
yetiyordu. 30 dakikadır koştuğum patika yoldan gözüme yansıyan güneş ışıkları
biraz daha zayıflamıştı. Daha önce hiç bu kadar çalışmaya zorlanmayan
akciğerlerim zorla işlevini görüyor ve her aldığım nefeste biraz daha
yanıyordu. Bu kovalamacanın bitmesini çok istiyordum. Ya ben bırakacaktım ya da
O.
Odaklandım. Ardımda bırakacaklarımı düşündüm. Çok şey vardı.
Motive olup son kalan gücümü topladım. Dişlerimi sıktım ve hızımı arttırdım.
Yaklaşık 5 dakika bu hızla koştuktan sonra, bitmiştim. Sanki tüm hayat enerjim
çekilmişti. O an sadece sıcak bir yatak ve sıcak suyla bir duş diledim. Uyuşan
kaslarımın ardından artık bacaklarımı hissetmemeye başladım. Azalan ışık iyice
azaldı.
Kaybetmiştim.
Veya kaybettiğimi sanmıştım.
Kaçışı yoktu, arkamdaki sanki hiç yorulmuyormuşçasına hala
peşimden geliyordu. Bana kıyasla yavaştı ama yinede hızlıydı. Peşimi bırakmaya
da hiç niyeti yok gibiydi.
Hızım azaldı, bacaklarım yavaşladı. Zorla açtığım
gözlerimden her yer siyah beyaz görünüyordu. Diz altı açıkta olan bacaklarıma
baktım, koyu renkle görünen kandı. Geçtiğim yoldaki dikenlerin bacağıma
girdiğini yeni fark etmiş olmama şaşırmıştım. Uyuşukluk çok fazla idi. Gözlerimi kanayan bacaklarımdan ayırıp arkama baktım. Hala daha
kovalıyordu ve hiç yorulmuşa benzemiyordu. Fakat ben çok yorulmuştum. Aramızda
yaklaşık 25 metre vardı. Kalan zamanımı onu yerde bekleyerek geçireceğimi
anladım. Öylece yere yığıldım ve gri gökyüzüne baktım. Göz kapaklarım yavaş
yavaş kapanıyor ışık iyice az geliyordu Güneş tam tepemdeydi. Okul
arkadaşlarımı , özellikle de kız arkadaşımı düşledim. Neredeydiler? Güvende
miydiler? Yoksa benim gibi ölümü mü bekliyorlardı?
O’nun sesi gelmeye başladı. Gözlerimi kapattım. Yaklaşan
sesi dinledim.
İşte o an bir silah sesi geldi. Çınlayan kulaklarım çok acı
veriyordu ama bu diğer acıların yanında sinek ısırığı gibi kalırdı. Gözümü
açamadım.
Kimdi bu ?
Vurulmuş muydum ?